MUHATAP BANKANIN TAHSİL EDİLEMEYEN ÇEKTEN SORUMLULUĞU
Muhatap Bankanın Tahsil Edilemeyen Çekten Sorumluluğu : Çek hukuku bağlamında temel düzenlemeler 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) ve 5941 sayılı Çek Kanunu (ÇekK)’dur. İlgili düzenlemelerde tacir olan bankalara belirli hak ve yükümlülükler yüklenmiştir. Bankalar çek hesabı açılması ve çek defteri verilmesi hususlarında yetkilendirilmiş kuruluşlardır. Bunun yanı sıra, bankalar çek hesabı açarken, çek defteri veya yaprağı verirken kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun şekilde hareket etmek zorundadır. TTK madde 18/2 uyarınca, her tacir, faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekmektedir. Bankalar, çek hesabı açılacak ve çek defteri verilecek olan kişilerin yasaklılığını, ekonomik ve sosyal durum araştırmasını yapmak zorundadır. Bu yükümlülüğe aykırı davranışların varlığı halinde bankaların sorumluluğu oluşmaktadır. Muhatap banka, müşterilerinin ticari faaliyetleri, ekonomik durumu, işyerinin varlığı vs. gibi hususlarda gerekli araştırmaları yapmaksızın müşterilerine çek defteri verdiğinde, ilgili çeklerin lehtarı veya yetkili cirantalarının alacaklarını alması zorlaşmakta ve zarara uğramaktadırlar.
ÇekK madde 2 fıkra 1
“Bankalar, çek hesabı açılması ile ilgili olarak bu Kanunla kendilerine verilen görev ve yükümlülükleri yerine getirirken, çek hesabı açtırmak isteyenin yasaklı olup olmadığını bu Kanun hükümlerine göre araştırırlar; ayrıca ilgili kişinin ekonomik ve sosyal durumunun belirlenmesinde gerekli basiret ve özeni gösterirler.”
Yargıtay’ın yasaklılık, ekonomik ve sosyal durum araştırması yapılmaksızın çek defteri verilmesi halinde muhatap bankanın sorumlu olduğuna ilişkin kararları bulunmaktadır. İlgili kararlar aşağıda incelenecektir.
Yargıtay 11 HD., E. 2021/3326, K. 2022/7075, T. 18.10.2022
“İstanbul Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre; davalı banka tarafından lehine çek hesabı açılan Trendmen Tekstil ve Giyim San. Tic. Ltd. Şti.’nin müdürü …’dan çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunmadığı hususunda beyanname alınması ile yetinildiği, Merkez Bankası kayıtlarından yasaklılık durumu araştırılmadığı, bu haliyle davalı banka tarafından, dava dışı şirketin müdürü …’ın çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunduğu dönemde bu şirkete çek hesabı açıp, çek defteri vermek suretiyle Çek Kanunu’nun kendisine yüklediği yükümlülükleri ihlal ettiği ve kusurlu davrandığı, davacı çek hamilinin ise Trendmen Tekstil ve Giyim San. Tic. Ltd. Şti. tarafından keşide edilen toplam tutarı 675.000,00 TL olan 6 adet çeki bahsi geçen şirketin ticari ve ekonomik durumunu araştırmadan ve alacağı için teminat almadan ihmal ve tedbirsizce hareket ederek ticaret şirketi olması nedeniyle basiretli bir iş adamı gibi davranma yükümlülüğüne aykırı davranmak suretiyle çekleri kabul etmesi nedeniyle zararın doğmasında müterafik kusurunun bulunduğunun kabulü gerektiği, davacı takip alacaklısı lehine 122.958,50 TL tutarında aciz belgesi verilen 95.000,00 TL bedelli çek hakkında kusur durumuna göre taleple bağlı kalınmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik görülmediği ….. ONANMASINA oybirliğiyle karar verildi. “
Yargıtay 11. HD., E. 2013/4615, K. 2014/11284, T. 12.6.2014
“… Somut olayda, mahkemece davalı bankanın 3167 sayılı Kanun’un 3. maddesinde öngörülen belgeleri aldığı ve bundan sonra çek hesabını açtığı, karşılıksız çeklerin şirket hisse devrinden sonra keşide edildiği bu nedenle oluşan zarar bakımından davalı bankaya kusur izafe edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan değerlendirme dosya kapsamı ile uyuşmamaktadır.
Zira, davalı bankanın dava dışı şirketin ortaklarından hisseleri devir alan ve şirketi temsile yetkili ve yine dava konusu çeki tanzim eden K1 adlı kişinin ekonomik ve sosyal durumunu yasa maddesi hükmüne göre araştırıp araştırmadığı, bu kişiye ait imza sirkülerini alıp almadığı, hisse devrinin bankaya bildirilip bildirilmediği hususları açığa kavuşturulmamış olup, davacı vekili de alınan bilirkişi raporuna 06.07.2012 tarihli dilekçesi ile ciddi itirazlarda bulunmuştur. O halde mahkemece uyuşmazlığın 5941 sayılı Çek Kanunu’nun 2. maddesinin (1). ve (3). fıkrası hükümleri ve yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde ele alınmak ve sonucuna göre karar verilmek gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir...”
Yargıtay 11. HD., E. 2012/10507, K. 2013/9646, T. 10.5.2013
“…her ne kadar mahkemece, davacı tarafından sadece dava dışı keşideci aleyhine icra takibi yapılıp cirantalar hakkında takip yapılmadığı, davacı tarafından çeke dayalı tüm müracaat yollarının tüketilmem nedeni ile davacının dava tarihi itibariyle zarara uğradığından bahsedilemeyeceğinden bahisle davanın reddine karar verilmiş ise de, lehdar olarak davacının bulunduğu hususunun gözden kaçırılması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir. Ayrıca, 818 sayılı mülga Borçlar Kanunu’nun 99. maddesi gereğince hafif kusurlarından dahi sorumlu bulunan bankaların gerek çek hesabı açarken, gerekse de çek karnesi verirken olaya uygulanması gereken Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun’un 2. ve 5941 sayılı Çek Kanunu’nun 2. maddesinin 1. fıkrasında belirtildiği üzere, kişinin ekonomik ve sosyal durumunun belirlenmesinde gerekli basiret ve özeni göstermeleri ve bankanın iç işleyişine ilişkin mevzuat hükümlerine uygun hareket etmeleri gereklidir. Bu kapsamda bankalar sadece kendilerine ibraz edilen bir kısım belgelerle yetinmeyip, hesap açtırmak isteyen kişiyi işyeri seviyesinden soruşturmak ve benzeri incelemeleri yapmak suretiyle hesap açmak ve buna göre çek karnesi vermek durumundadırlar.
Bu itibarla, mahkemece öncelikle davalı finans kurumunun, çek hesabı açarken aranacak koşullara ilişkin bir iç mevzuatını bulunup bulunmadığı soruşturulup dosya içine celbedilmesi ve sahte kimlik kullanılarak dava dışı … adına çek hesabı açan davalının hangi nedenle kusursuz olduğunun somut gerekçelerinin tartışılıp değerlendirilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı karar verilmesi doğru görülmemiş, bozma gerektirmiştir...”
Yargıtay 11. HD., E.2009/5940, K. 2010/12117, T. 29.11.2010
“…Dava, davalı muhatap bankanın çek hesabı açarken gerekli araştırmayı yapmaması ve bu hesaptan keşide edilen çekin karşılıksız çıkması nedeniyle çek hamilinin uğradığı zararın tazmini istemine ilişkindir. Çek Kanunu’nun 2. maddesine (26.02.2003 tarih ve 4814 sayılı yasanın 1. maddesi ile değişik) göre “Bankalar, çek hesabı açmak maksadıyla bu Kanunla kendilerine verilen görev ve yükümlülükleri yerine getirirken, çek hesabı açtırmak isteyenin yasaklılık ve engel durumu bulunup bulunmadığını Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nca 9 uncu maddeye göre bankalara yapılan duyurular çerçevesinde her birinin kendi nezdinde oluşturduğu kayıtlardan araştırırlar; ayrıca bu kişinin ekonomik ve sosyal durumu gibi hususların belirlenmesinde gerekli basiret ve özeni gösterirler”.
Bankalar, TTK hükümlerince tacir olup, tacirlerin ise ticarethanelerine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi lazımdır. Bu hükümler ışığında, bankanın çek hesabı açmadan önce kredi verirken müşterisi için yaptığı araştırmaya benzer bir araştırma yapması, ancak güvenilir olduğu anlaşılan kimselerle çek anlaşması akdetmesi gerekmektedir. Çekin hamili de ticari ilişkide bulunduğu kişilerin ekonomik durumu ve ödeme kabiliyetini araştırıp sonucuna göre ilişki kurmak, bu suretle özenli davranmak durumundadır.
Mahkemece, davalı bankanın çek hesabı açarken Çek Kanunu’nun aradığı tüm belgeleri aldığı, bu belgelere dayanarak adreste gerekli araştırmayı yaptığı, gerekli özeni gösterdiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de davalı bankanın Çek Kanunu’nun aradığı belgeleri talep etmesi yeterli olmayıp ayrıca adına çek hesabı açılan dava dışı şirketin ticari itibarı ve ekonomik durumu konusunda yeter araştırmayı yapması gerekmekte olup, dava dışı şirketin adresinde gerekli araştırmanın yapıldığı iddiasının da kanıtlanması gerekir.
Somut olayda, banka tarafından hesap açılırken çek hesabı açılan dava dışı şirketin ticari itibarı ve ekonomik durumu konusunda yeterli araştırma yapıldığı, adreste firmanın ziyaret edildiği, Kanunun aradığı gerekli basiret ve özenin gösterildiği hususları kanıtlanamamıştır. Bu durumda mahkemece, dava tarihinde yürürlükte bulunan 3167 sayılı Kanun’un 1. ve 2. maddeleri hükümleri ve yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde davalı bankanın durumu değerlendirilip, davacı hamilin müterafik kusuru bu bulunulmadığı üzerinde durulmadan yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir...”
Yukarıda belirtilen kararlar uyarınca, bankaların müşterilerine çek defteri verirken yapmaları gereken araştırma basit bir inceleme olmayıp, detaylı bir inceleme olmalıdır. Ayrıca, ilgili çekin lehtar ve/veya yetkili ciranta sahipleri; basiretli tacir olarak aldıkları çeki, keşidecisini ve diğer hususları incelemekle yükümlü olup, bankalar tek başına sorumlu olmamaktadır. Zira, başvuran ve bankanın sorumluluğuna başvurmak isteyen kişinin basiretli tacir sıfatına uygun şekilde davranmadığı durumlarda, müterafik kusur olarak değerlendirilmektedir.
Av. Mehmet Said SARIBAŞ
info@saribasakbaba.av.tr